16 Mart 2009 Pazartesi

Vogue Türkiye’nin editörü kim olacak?



Aslında gelin bundan önce lisanslı bir derginin editörü nasıl seçilir ona bakalım. Böylece kimin asla olamayacağı ya da kimin adının listeye eklenebileceği konusunda bir fikir elde etmiş olabiliriz. Şu ara köşe yazarları arasında yeni trend kendi arkadaşını Vogue'un editörü olarak önermek. Tabii prosedürün nasıl işlediğini bilmediklerinden bu işin böyle önermeyle olacağını düşünüyorlar: "Bence olur..."
Tahminlerime göre derginin çıkması bir yılı bulabileceğinden demek bu konu da hayli günemde olacak dergicilik aleminde. O halde bakalım gerçek hayatta böyle bir durumda neler oluyor...

Dergicilikle, diğer güçlü rakiplerinden çok daha sonra tanışan ama gerek marketing, gerek grup sinerjisi konularında çok başarılı olduğunu kanıtlayan Doğuş bu işi yapacak en doğru isim. Peşin peşin söyleyelim. Elindeki insan kaynağını en iyi kullanan grup da diyebiliriz doğuş için.
Peki Vogue’un editörü kim olacak? Bu prestijli göreve kim getirilecek?

Lisanslı dergiler, (özellikler de dünyada isim yapmış olanlar), bir yabancı ülkede yayınlanacaksa editör çok büyük bir özen ve dikkatle belirlenir.
Kimi zaman paradan puldan bile daha önemlidir editör. Zira derginin bütün prestiji bu kişiye emanet edilecektir.

Muhtemelen prosedür şöyle olacak:

* Önce adaylar belirlenecek. Doğuş yöneticileri olası isimleri alt alta yazacak ve bir değerlendirme yapacak.

* Bu isimlerin önceki başarıları ya da başarısızlıkları, dergicilik tecrübeleri değerlendirilecek. Derginin hedef kitlesinin ve reklamverenlerin saygı duyduğu bir isim olup olmadığı sorulacak.

* Sonra bu isimler arasından bir seçim yapacak müdürler, ve bu seçimi patrona bildirecekler.

* Patronun da ok’yi alındıktan sonra bu isim ya da duruma göre isimler Conde Nast yönetimine sunulacak. Değerlendirmelerden sonra bir isimde karar kılınacak ve bu isim Amerika’ya giderek ekiple tanışacak. Bazı durumlarda bu iş için iki isim de gönderilebilir. Ya da buradaki yöneticilerin seçtiği isim Amerika'da beğenilmeyebilir. O noktada Conde Nast bir değil birden fazla editörle aynı hafta içinde görüşmek ve değerlendirmek isteyebilir.

* Yöneticiler bazen bir ismi önerir diğerini de yedekte tutarlar. Amerika eğer ismi beğenmez ve uygun bulmazsa bu ikinci ismi devreye sokarlar. Bu yüzden son ana kadar tüm isimler oyunda kalabilir.

* Yani bir medya grubu tüm şartlarda anlaşsa bile editör beğenilmezse o iş olmaz. Doğuş grubunun daha önce editörsüz yaptığı görüşmeleri kaybettiği biliniyor. O yüzden bu defa işi sağlama alacaklardır.

* Amerika bir editörün dergi için vizyonunu bilmek ister. Bir ya da iki yıllık kapak önerilerini, konu önerilerini sorar. Ve tabii önerdiğiniz konuları nasıl yapacağınızı da sorar. Mesela "başbakanla röportaj yapıcam, üzerine bir de çekim yapıcam" dediniz. Adamlar "vay, tamam o zaman" demezler. Nasıl olacak o iş diye detay sorarlar.

* Derginin tarihini iyi bilmek gerekir çünkü buralardan da zor sorular gelir. Mesela sohbet sırasında adı geçen bir ismin daha önce dergiye kaç kez ve ne şekillerde kapak olduğunu bilmiyorsanız vay halinize...

* Derginin farklı ülkelerdeki yayınlarını da iyi bilmek gerekir. Hangi ülkede hangi formül işe yaramış bunlar sohbet sırasında işinize yarayacaktır.

* Dergi Vogue olunca giyim kuşam ve yaşam tarzı da önemli tabii. İlk izlenim de herşeyden önemlidir. "Mış" gibi yapmak en kötüsüdür ve emin olun karşınızdaki hemen anlar bunu.

Yöneticiler hangi adayı belirlerse belirlesin, Conde Nast ikna olmazsa bu iş olmaz. Ve Conde Nast ikna olmak için dergicilik ve yayıncılık tecrübesi arar. Yani "bizim burada bir kız var hem güzel, hem ikinci el dükkanı var, hem de abisi fotoğrafçı" gibi şeyler işe yaramaz. Ya da "bizim arkadaş vardı çok da şey ya, patron da seviyor" falan da değildir olay. İşinde tecrübeli değilse ve yukarıdaki şartlara uygun değilse büyük ihtimalle reddedilecektir. Türkiye'deki gibi değil yani olay, işinizde iyi olduğunuzu kanıtlamanız, ikna etmeniz gerek.

Peki bu iş bu kadar önemliyken ortada kimlerin isimleri geçiyor, adaylar kim, kimler olmalı?
Bunu da başka bir yazıda ele alalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder