3 Mayıs 2009 Pazar

Şişhane, yeni Asmalımescit olur mu?


Geçenlerde Pozitif’in patronları Ahmet - Mehmet Uluğ ve Cem Yegül ile konuşurken 1998 yılının Asmalımescit’inden söz açılmıştı. “Babylon bölgede açıldığında çevrede sadece bir iki çerçeveci, bakkal, Refik ve Yakup meyhaneleri vardı. Kapıdan çıkınca sola yürümek cesaret isterdi,” demişti Ahmet. Şimdi herhalde bölgenin ne kadar değiştiğini anlatmaya gerek yok. Mekanlar büyüdü, çeşitlendi, çoğaldı, geleni gideni arttı, hayata orada başlayan mekanlar büyük işletmelere, çok şubeli eğlence holdinglerine dönüştü.
O kadar hızlı oldu ki aslında her şey, Asmalımescit’in şimdi artık neredeyse modası geçmek üzere. Bölge mutlaka çekim merkezi olmaya devam edecek daha yıllarca, ama artık yeni parlayan, yükselen bir yer değil. Benim görüşüme göre zaten ne zaman bir bölgeye “ünlü”ler gelmeye başlar, o noktada o bölgenin hip döneminin sonuna geldiğini anlarsınız. Çünkü en geç onların haberi olur.
Şimdi efendim bu kadar tantanayı neden anlattık. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın iki yıldır devam eden bir restorasyon çalışması var Şişhane’de. Tam metro durağının karşısında bulunan büyük art nouveau binayı bilenleriniz olabilir. Deniz Palas. Burası 2005’deki Bienal’de de kullanılmıştı. İşte o bina şimdi hem İKSV’nin ofislerinin olduğu yer olacak hem de pek çok açıdan bir kültür merkezi işlevi görecek. Ve görünen o ki Şişhane’deki gelişmeler bununla sınırlı değil.

Yeni bir restoran: Peralı

Bir kere binanın harika bir terası var ve burası Borsa tarafından işletilecek bir restoran olacak. Adı Peralı ve Ekim’de hizmete girecek. Teras katında, yani restoranın bir üzerinde yine inanılmaz manzaralı bir bar var. Teknik olarak NuPera manzarası ve hissiyatına sahip. Ruhunun nasıl olacağını hep birlikte göreceğiz.
Buna dair bir ipucu vereyim. Terasta zeminin cam olduğu bir bölüm var. Bunun altındaki bölümde bir sanat eseri yer alacak ve insanlar ayaklarının altında bu eseri görecekler. Bunun gibi mesela asansörün cam olan duvarının asansör boşluğuna baktığı bölümde de yukarıdan aşağıya bir resim olacak. Bunun gibi çok ünlü sanatçların elinden çıkma 22 eser, binanın muhtelif yerlerinde yer alacak.
Görgün (Taner) ile binayı dolaşırken hakikaten burayı baştan inşa ettiklerini anladım. Ama binanın ruhuna sadık kalmışlar. Kartonpiyer ve tavan süslemeleri orijinal, dökülenler de kalıpları alınarak orijinaline sadık kalınarak yapılmış. Bina 9 şiddetinde depreme karşı çelik konstrüksiyonlarla sağlamlaştırılmış.
Bir bölüm Leyla Gencer müzesi olarak ayrılmış. Ama doğrusu en heyecan verici olanı binanın caddeye bakan iki kapısından birinden doğrudan girilen kendi içinde bir de asma katla iki katlı konser ve performans salonu.
Burası daha ziyade caz, klasik müzik gibi etkinliklerin yer alacağı bir yer olacak. Rock ve alternatif müzik etkinliklere de yasak yok tabii, ama mekan daha ziyade buna göre tasarlanmış bir yer. Sahnenin olduğu alt katta bar yok. İçki servisi ve barı üst kata almışlar. Mekanın bir de doğrudan yan sokağa açılan kapısı var. Burası bana acayip underground bir kulübü hatırlattı ama öyle olmayacak pek galiba.
Vakıf Deniz Palas’ın arkasındaki iki binayı da satın almış. Onlar için de planları var. Bölgedeki önemli merkezlerden biri burada olacak. O kesin.

***

Şişhane son zamanlarda tam bir şantiye alanı gibi. Bu elbette burada pek yakında yeni bir hayat başlayacağına dair bir işaret. Pera Palas’tan başlayan ve Belediye’ye kadar uzanan Meşrutiyet Caddesi üzerindeki hareketliliğe bakarsanız hareketin nereye kaydığına dair bir fikir sahibi de olabilirsiniz. Burada şimdiden pek çok şık mağaza, reklam ajansı, ve tasarım bürosu var. Çok klas restoranlar var. Burası ile Şişhane arasındaki hazırlıkların çoğu tadilat gören binalar. Metro’nun da tam mahallenin kalbinden çıktığını düşünürseniz burasının iki yıl içinde nasıl hareketli olacağını tahmin etmek zor değil. Hatta şimdiden Tarlabaşı Bulvarı’nın diğer yanına geçilmiş bile. Buradan Haliç’e kadar inen bölgenin çehresi bir iki yıl içinde çok değişecek.
Tüm bunlar birer fantezi mi, yoksa gerçekçi tahminler mi? Ben teknik olarak dünyanın merkezinin yüzyıllarla Doğu’dan Batı’ya doğru seyahatiyle İstanbul’daki kültür-sanat ve eğlence hayatının Taksim’den Tünel’e hareketi arasında bir benzerlik olduğunu düşünenlerdenim. Şişhane, Haliç ve Galata’yı güzel günler bekliyor.
Deniz Palas’ın duvarlarının temizliği sırasında sıvanın altından herkesin unuttuğu mimar George Colulouthros’un isminin çıkması gibi Şişhane’nin de sıvası kazınıyor ve ortaya yepyeni bir mahalle çıkıyor.

* Bu yazı bugünkü Sabah'ta yayınlandı.

1 yorum:

  1. Ben de geçen ay bu durumla ilgili kısa da olsa bir şey yazmıştım. Tünel-Şişhane hareketliliği gerçekten beni sevindirmekte. Ayrıca Görgün Hoca'yı -ki bizzatihi okulda hocamızdır- da burda gördüğümüze sevindik. =)

    http://saraysoytarisi.blogspot.com/2009/04/seviyorum-seni-tunel.html

    YanıtlaSil