10 Mayıs 2009 Pazar

Değişik bir adet 'çalıntı çıktı' haberi


Coldplay kimin şarkısını çaldı Yusuf İslam'ın mı, Joe Satriani'nin mi diye konuşurken bugünkü gazetede öyle bir çalınma haber gördüm ki Chris Martin gelse kimseyi inandıramaz. Akşam'ın dedikodu yazarı Hürriyet'inkine çakıyor. Hani benzerlik falan da yok burada. Ya tesadüfen iki insan farklı zamanlarda aynı kadınların (geveze kadınların) çevresine takılıyor, ya da biri diğerinin yaşadıklarını kendi yaşamış gibi anlatıyor. Ki psikolojik bir sorundur.
Üçüncü bir ihtimal: Bu olayı gazetede okuyan biri çok beğendi ve ortalıkta kendi başından geçmiş gibi anlatmaya başladı. Sonra bir tür fıkra tadına ulaşan bu anekdot anonimleşti. Yazarımız da duyup balıklama atladı, ben duydum diye, kendi başından geçmiş gibi yazdı... Tabii haberin bir ay önce başka bir gazetede çıktığını bilmeden. Bakın okuyun kararı siz verin.
Bu arada asıl olay da gerçekten de bomba... Pazar pazar ne güldük ya sabahın köründe...


***

7 ŞUBAT 2009 Cumartesi günü yayınlanan yazımdan bir bölüm:

AMSTERDAM KOMÜNİST BİR ÜLKE
Şimdi size yazacaklarım bir fıkra, şaka filan değil. Bire bir yaşanmış ve istenmeden kulak misafiri olduğum gerçek bir olay. Bu diyaloğun kahramanlarının adını açık açık yazmak istemiyorum. Neden diye sorarsanız bence hakaret etsem, küfürler yağdırsam şimdi yazacaklarımla eşdeğer kabul edilebilir de ondan. Kıyafetleriyle, giyim tarzıyla ün yapmış olan D. ve Hint felsefesine gönül vermiş, yüzünde her gün farklı renkte iki kaşın arasına yapıştırılan 'bindhi' adı verilen o Hint zımbırtısıyla gördüğümüz R. Sosyetenin 2 ünlü kadını bunlar.
Olay şöyle yaşanıyor: Bir yerde sıra beklemekteyim. Arkamda bu 2 kadın oturuyor. Sohbet ediyorlar. İster istemez konuştuklarını duyuyorum. Bir süre önce D. Amsterdam'a gitmiş. Bir grup kadın arkadaşının bu seyahatteki 'hatalı' hareketlerinden yakınıyor. Ve diyor ki; 'E.B. uzun bir kürk giymişti. Yerlere kadar. O kadar utandım o kadar utandım ki önden yürüdüm, sanki onu tanımıyormuşum gibi. Yoldaki herkes ona bakıyor. Tabii Amsterdam komünist bir ülke, orada kürk giyilir mi hiç'... R. hayretle ve kınayarak arkadaşını düzeltiyor; 'Yok onlar komünist değil hayvansever...'
Tuğçe Tatari

- 8 MAYIS 2009 Cuma günü Kelebek'te yayınlanan Onur Baştürk'ün yazısından bir bölüm:
İKİ SOSYETİK KADININ MUHTEŞEM GAFLARI
Şimdi anlatacaklarım dedikodu değil, tamamen gerçek. Epeydir şehrin çeşitli kafelerinde, sohbetlerde konuşuluyor, bir tür şehir efsanesi gibi oldu, orası ayrı. Ama bizzat o gün olaya kulak misafiri olanlardan dinledim. Bundan üç-dört ay önce. Yer, Nişantaşı Brasserie. Olayın kahramanı iki tanınmış sosyetik kadın. Bu iki kadın, beraber
Amsterdam'a gittikleri-masada o an bulunmayan- kadın arkadaşları hakkında dedikodu yapıyorlar.
Biri diyor ki; 'Ay ben onunla bir daha bir yere gitmem. Amsterdam gibi komünist bir ülkede kürküyle dolaştı sokaklarda. Özellikle onu tanımıyormuş gibi, uzağında yürüdüm sokakta!' Diğeri, ne diyor peki? 'Nolcak canım, onlar hayvansever bir ülke, kürkle dolaşsa da bir şey olmaz!' İşte bu diyaloğu o gün Brasserie'de duyanlar hala şehrin dört bir yanında bu muhteşem gafları, daha doğrusu cehaleti konuşuyor.
Onur Baştürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder