5 Şubat 2009 Perşembe

Ara sıra da olsa in o arabadan!


 

Kriz dönemlerinde toplumların davranış biçimleri değişiyor. Şunun gibi bir şey oluyor sanki toplumlara...

Düzenli bir hayatın ve işin vardır. Yıllarca tasasız, sıkıntısız takılırsın. Mutlusundur, sevdiğin işi yapıyorsundur. Öyle ki insanlar sana gıpta ile bakıyor, hatta belki kıskanıyorlardır.

Sonra bir gün işsiz kalırsın. Ya da istifanı çakar eve dönersin. Bir de bakarsın ki dışarıda hayat var. Meğer dünya her sabah işe yetişmekten, her ay aynı şeyleri düşünüp planlamaktan, aynı şeyleri yapmaktan ibaret değil. Dolap beygirinden çıktığında bir de bakarsın etrafta yaşam tüm hızıyla sürüyor. Arabayı otoyolun kıyısında durdurup tepelere yürümek gibi. Manzara öyle değişir ki şaşar kalırsın. Türlü yaşam formu var. Türlü güzellik, türlü çirkinlik, çeşit çeşit insan, hayvan..

Faturaları ödeyebilme kaygısının sana dayattığı rutinden fazlası var. O noktada yaşadığını hissedersin. Kafan başka çalışmaya başlar. Gözlerin başka görür. Zaman başka türlü akar. Elin başka türlü yazar.

Toplumlar krizlerde böyle oluyor. Bakın bir dostum, Carl Barat’ın NME için yazdığı bir yazıyı yolladı. Çok güzel. Öyle güzel ki.

Çeviremedim sabırsızlıktan. Hemen koydum. Buyrun buradan okuyun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder