12 Temmuz 2009 Pazar

Emo geldi de geçiyor bile…


Geçen hafta gazetelerde yayınlanan “Emo nedir, Emocular kimlerdir” haberlerini okuyunca aklıma 10 yıl öncenin vazgeçilmezi “clubber (kılabır) kimdir, ne yer, ne içer” haberleri geldi.
O zamanlar Aktüel’deydim ve Ercan Arıklı sürekli bu konuya ilgili haber koymak isterdi. Haklıydı da. Çünkü bu yeni bir akımdı. Merak ediliyordu.
Toplantılarda kendi tarzında kamuoyu yoklaması yapardı.
“Yavrucum kimdir bu kılabır? Kim club’a gitti elini kaldırsın…”
Hemen dört-beş kişi endişe içinde el kaldırır.
Ben o sırada gelişmeleri kaygıyla izlerim.
Sonra bir adım ileri gider Ercan bey…
“Peki kim clubberlarla tanıştı? Eşi dostu kılabır olan yok mu?”
Hop! İki kişi daha kaldırır…
Sonra Ercan Bey halkayı giderek daraltır.
Bir keresinde “Kim extacy kullandı elini kaldırsın” demişti.
Sonra neler olduğunu anlatmayayım şimdi…

***

Geçenlerde evlerinden kaçıp İzmir’e maceraya koşan Büşra ve Cansu vesilesiyle bir sürü Emo haberi çıktı.
Bu kızlar Emo’cuymuş.
Kendilerinin böyle bir açıklaması yok. Ama tarzları benziyor.
“Basın uyuyor mu, neden doğru dürüst Emo haberi yapılmıyor” diye yazıldı…
Ama aslında Emo ne zamandır var olan ve Türkiye’de de en az üç-dört senedir gayet bilinen, belirli bir de kitlesi olan bir akım.
Emo haberine gazeteler uyanamasa da dergiler olayın çoktan farkında.
Memlekette yayınlanan müzik dergilerini takip ederseniz en çok satan şeyin Emo olduğunu bilirsiniz.
Kapakta ha babam Tokyo Hotel, Paramore, My Chemical Romance, 30 Seconds To Mars, Fall Out Boy, Panic! At the Disco gibi gruplar vardır.
Satışlar düşüyor mu? Ver Tokio Hotel çıkartmasını düze çık hemen…

***

2007’de Ayhan Abayhan Rolling Stone’da bu konuda bir yazı yazmıştı.
Emo’nun kökleri Fugazi grubuna dayandırılıyor.
Grubun lideri Guy Picciotto ise bunun bir müzik akımı olduğunu hiç düşünmedim. “Bana salakça geliyor” diyor.
Zaten gerçek Emo’cular, kendilerine Emo’cu denmesinden nefret ediyor.
Emo emotional’dan geliyor ya. Yani duygusal demek…
Emo’cular bu tanıma “ne yani diğer grupların şarkılarını robotlar mı söylüyor?” diye isyan ediyor.
80’lerin ikinci yarısında Emo tanımının hardcore punk grupları için kullanılmaya başlandığı biliniyor.
2000’lerde ise bugün bildiğimiz anlamıyla Emo’nun ortaya çıkışı var.
Gotik tarzda giyinen genç gruplar bunlar.
Müzikleri rock ya da punk kökenli ama çok melodik ve etkilendikleri bu iki ana akıma göre tarzları kolay dinlenebilir türde.
Bu grupların rol modelleri arasında en tanınmışları The Cure, David Bowie gibi isimler olan müzisyenler var.
2000’lerden itibaren akımın merkezi Washington D.C. Sert ve hızlı bir müzik, depresif şarkı sözleri, buna paralel vokaller belirleyici rol oynuyor.
Emo’lar aslında imajsızlık üzerine yoğunlaşıyor.
Yani uyumsuz giyinerek tepkilerini gösteriyorlar.
Toplumu hayatlarından dışlıyor, insanlardan kendilerini soyutluyor, kendi dünyalarında yaşıyorlar.
Zaten 12-16 yaşındaki gençlerden bahsediyoruz. Emo lafının bence onlara cuk oturan yanı bu. O yaşta insan “emo” olur, duygulu olur. Hisler tavan yapar, hormonlar azar.

***

Ama günümüzde kalabalıkları peşinden koşturan Emo bir imaj ve ekonomi.
Son 10 yılda her yönden gazlanmasının nedenlerinden biri de sektördeki gelişmeler.
İnternet devrimi ve albüm satışlarının düşmesinin ardından hip hop bile satmazken, Amerika’da bu Emo gruplarının internette tavana vurduğunu fark etti yapımcılar.
Ve her şirket birer ikişer Emo’cu aldı kadrosuna.
Son beş yılda Türkiye’de de bu akım yükseldi.
Ne zaman gençler bir şeye ilgi duysa, topluca bir şeyi beğense anne babalar paniğe kapılıyor. Basın da bu korkuyu gazlıyor.
Halbuki Emo dediğimiz de adı Ahmet-Mehmet- Zeynep olan bir insandır, içimizden biridir. Ötekileştirmek niye?
Önemli olan kategorilere takılmadan hadisenin özüne vakıf olmak değil mi?
O halde hep beraber: “Emo insanın kendine yakışanı giymesidir.”

2 yorum:

  1. Evden kaçmanın adı emo, testereyle kız doğramanın adı satanist metalcilik bu ülkede. Cahil medyanın cahil halkı böyle oluyor. Herkes emoyla ilgili haber yapacak, anne babalar haber bültenlerinden uyarılacak mı yine? Siyah giyiniyor, saçını Kadıköy-Pendik minibüs hattındaki genç muavinler gibi dikiyorsa My Chemical Romance mi oluyor, bilemedim.
    Emo akımı kadın kuaföründeki gözlemlerime göre, Kral TV izeyip saçını sıkıntıdan krepeleyip, sağa sola diken çırak çocuklarla başladı. Emoluk nedir bilmeden, "bak Hakan Peker'in bu klibi yeni çıktı abula" diye sesi kökleyen, illa ki çay, illa ki "sütlü neskafe" taşıyan bu çocuklar bir ırk yarattılar. Cep telefonlarının melodisi 50 Cent olsa bile, onlar da bir çeşit emo, onlar da emotional. İlla Kadife Sokak'ta beş sene öncenin Billie Joe Armstrong'u misali siyah göz kaleminden ibaret makyajları, çakma Vans'leriyle gezmiyor emolar. Hele internette tanışıp da İzmir'e görüşmeye giden 13-14 yaşındakiler bu kızlar, sanmıyorum ki emo olsun. SAYIN BASIN, BUNU DA YAZIN!

    YanıtlaSil
  2. Emo, müziğin endüstriyel tarafındakilerin hızlı tüketici gençlerin önüne attığı bir akım. Olan bence eskilerden beri bu işi yapanlara ve şimdinin gerçek screamo gruplarına oluyor, tabi screamo dinleyicilerinin de çektiği zorluklar var : )

    YanıtlaSil